Sn.Başbakan Erdoğan, hepimizin merakla beklediği demokratikleşme paketi adını verdiği yeni düzenlemeleri kamuoyu ile paylaştı. Tüm Türkiye gelişmeleri internet sitelerine ve tv ekranlarına kilitlenerek ilgi ve merakla takip etti. Hatta öyleki tatil mekanlarında açıklamanın yapıldığı saatlerde tüm şezlonglar boşmuş. Açıklama bittikten sonra yerli turistler kaldıkları yerden tatillerine devam etmişler. Başbakan'ın uzun bir ön konuşmanın ardından açıkladığı maddelerin hemen ardından aydınlar ve gazetecilerin ilk tepkileri belirmeye başladı. Kızanda vardı, anlayışla karşılayanda, gelişmeleri çok iyi bulanda vardı. Çok farklı düşünceleri, etnik kökenleri içinde barındıran bir ülkede bu farklılıkların olması çok sevindiricidir elbette. Fakat bu eleştirilerin dozunu yerinde bırakamayanlar, hainlikleri ile yine sahnedeydi ve bu sahnedeki yerlerini kimselere bırakmayacaklarını kanıtlar gibiydiler bir kez daha...
Bunun yanında halktan da farklı görüşler sesli bir şekilde dile getirilir oldu artık. Demokratikleşmenin verdiği özgüven midir bilinmez fakat artık insanlarımız görüşlerini seslendirmekten çekinmiyorlar. Sadece Kemalistler değil muhafazakar kesimde istediğini söyleyebiliyor, düşüncelerini özgürce dile getirebiliyor. Buna Kürtler de dahiller elbette. Önceden böyle miydi? Kürtler dillerini ulu orta konuşamazlardı. Konuştuklarında farklı gelirdi bizlere. Evet buna kendim de dahilim malesef. Neden minibüste, parkta, bahçede Türkçe konuşmuyorlar diye çok söylendiğim olmuştur. "En azından toplum içinde, halkın arasındayken Türkçe konuşmalılar." yanılgısına düştüm zamanında bende. Şimdi şimdi anlıyorum aslında düştüğüm hatayı. Kürtlerin isteklerini, asimile edilişlerini, hatta Cumhuriyetin ilk yıllarında katledilişlerini.. Kemalistlerin bu ülkeye yaşattığı şeyler gözümün önüne geliyor sonra ve derin bir iç çekerek şükrediyorum bu günlerimize. Bu açıklanan demokrasi paketi içeriğine bakıldığında Türkiye'nin demokrasi adına geldiği nokta çok sevindiriyor beni. Geleceğe daha umutla bakmamı sağlıyor. Çünkü biliyorumki bizi yöneten siyasi erk ülke sorunlarını bir bir tespit etmek suretiyle çözüm noktasında varını yoğunu ortaya koyuyor. Hemde bunca engele, müdahaleye, muhalefete ve ihanete rağmen..
Açıklanan pakete karşı çıkan ilk siyasi parti MHP oldu. Aslında ilk bakışta şaşırtıcı gelmeyebilir bu. Çünkü paket içeriğindeki bir çok madde Kürt halkını ilgilendiriyor ve MHP'nin Kürt halkına bakışı belli. Yapılan müzakerelerle PKK terör örgütüne bir şeylerin garanti verildiğini anlatıp durmadılar mı bugüne kadar hep? Demokrasi paketinin açıklanmasının ardından da "paket PKK'nın dayatmasıyla hazırlandı" açıklaması geldi hemen. Fakat aslında bu açıklamanın ardında yatan neden belliydi. Mhp seçmeni ve bazı muhalif kesim bunu gözden kaçırdı belki ama bizlerin anında yakaladığı bir detaydı bu.
Paket içeriğindeki bir madde de seçimler ile ilgiliydi. Bu madde seçim barajının nasıl olması gerektiği hakkında seçenekler sunuyordu.
1 - Mevcut sistemle yani yüzde 10 barajıyla devam edebiliriz.
2 - Barajı yüzde 5'e çekip, 5'li gruplandırmayla Daraltılmış Bölge Seçim Sistemini uygulayabiliriz.
3 - Ülke barajını tamamen kaldırarak, Dar Bölge Seçim Sistemini getirebiliriz
Bu seçenekler MHP'nin gözünü korkutmuştu. Çünkü bu seçeneklerden hangisi gerçekleşirse gerçekleşsin MHP'nin iktidar şansı kalmayacaktı. Zaten böyle birşey olmayacağı alınan oylardan belli fakat bu sefer bir nüans var. O da şu;
Yukarıdaki rakamlar 2011 seçimlerinde alınan sonuçları gösteriyor. Bu sonuçlara göre MHP 2011 seçimlerinde %13'lük oy ile 61 milletvekili kazanabiliyor.
** Eğer sistem yerinde kalır ilk teklif ile yola devam edilirse bu MHP'nin işine gelmiyor. Çünkü MHP daha fazla milletvekili çıkarabilmek adına seçim barajının düşürülmesini istiyor zaten.
** İkinci ve üçüncü teklif olan barajın %5'e düşürülmesi veya tamamen kaldırılmasıyla daraltılmış seçim bölgeleri sistemin getirilmesi halinde ise yine aynı oy oranına sahip MHP'nin kazanabildiği milletvekili sayısı 44'e düşüyor. Peki geri kalan sandalyeler hangi partiye gidiyor? BDP'ye.. Evet yanlış okumadınız. MHP'nin bu seçenekle seçime girmesi halinde aldığı oy aynı kalsa bile öncekinden 17 milletvekili az kazanması gibi bir durum söz konusu. İşte MHP'nin en büyük korkusu bu.Türkiye'nin demokratikleşmesi, halkın talepleri, Kürtler, başörtüsü falan filan MHP'yi hiç mi hiç ilgilendirmiyor esasında...
Bu korkunun altında yatan bir çok neden olabilir.
** BDP gibi terör örgütü ile arasına mesafe koyamayan, Kürt milliyetçisi bir partiye geçilmenin vereceği psikolojik baskı olabilir mi? diye düşünmeden edemiyorum mesela.
** Seçmeninin gözünde rezil olma korkusu olabilir mi acaba?
** Veya ANAP ile DYP gibi partiler gibi yokolup gitme korkusu...
Düşünsenize..! Sen bu kadar muhalefet et, teşkilatların olsun, ocakların, bir devrin siyasi sayfalarında adını yazdırmış binlerce ülkücüye sahip ol ama seçimlerin ardından yokolup kapanma korkusuyla karşı karşıya kal. Kim bilir? Belkide ileride bir tarihte tıpkı ANAP-DP birleşmesi gibi bir birleşme olur, MHP-BBP birllikteliğini görürüz. Devlet Bahçeli tıpki Mesut Yılmaz gibi memleketinden bağımsız aday olur ve Osmaniye Bağımsız Milletvekili seçilir belkide... Bütün bunları ileride yaşadıkça göreceğiz. Lakin tek görünen ve herkes tarafından kabul edilen olgu muhalefetin sağlıklı yorumlar yapmadığı ve adeta ülke sorunları yerine kendi sonundan korktuğu gerçeğinin ön plana çıkmış olmasıdır.
CHP'nin açıklamaları ise bundan farklı bir noktada. Kılıçtaroğlu açıklanan paketin kendilerinden çalındığını söylüyor. "Seçim barajı düşürülsün dedik. Yasa teklifi verdik. Kabul edildi mi? Hayır. Reddeden AKP. Partiler aldıkları oy oranında hazine yardımıları alsın dedik, reddettiler. Yasaksız Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası olsun dedik, bunu da reddettiler. Şimdi herkes elini vicdanına koysun. Bu önerileri reddeden bir parti demokrat olabilir mi? Ortaya koydukları bizim taleplerimizin kötü bir kopyası." diyor açıklamasında. Gülüyor insan ilk okuduğunda ama Kılıçtaroğlu hiç de şaka yapmıyor bunu söylerken. Gayet ciddi, espri yapmadan dilinden dökülüyor bu safsata... Twitter'dan çok güzel bir cevap yazılmış Kılıçtaroğlu'na... Ufuk Uras : "Akp bizden kopya çekiyor, ama kötü kopya çekiyor” yaklaşımı bir muhalefet stratejisi olabilir mi? MHP de “Akp bizi taklit ediyor,” diyordu... İşte olayın özü budur. Tamemen samimiyetsizlik akıyor CHP'nin damarlarında. Aslında CHP içinde MHP'ye benzer şeyler geçerli. Umurlarında değil başörtüsü, Kürtlerin hakları, demokrasi... Dertleri hep aynı. Bel altı vurmak. Buradan bile kendilerine bir rant elde etmeye çalışıyorlar. Komik duruma düşürüyorlar kendilerini. Aslında seçmenine hoş görünme çabası bunun adı bana göre. Çünkü bu komik duruma gülmeyen bir kesim var o da CHP seçmeni. Yani sahil kesimimizin güzide halkı. Oy kaygısıyla hareket eden partinin ne çekincesi olabilir ki başka? Kılıçdaroğlu bir şekilde her AKP projesine tepki vermeli ki Kemalist seçmeni sırtını sıvazlasın. Onun için "diktatör" kelimesi dillerine pelesenk olmuş durumda. Bunu söylerken de malesef tarihsel bilgilerinin sıfır olduğu çıkıyor ortaya. Çünkü izinden gittikleri ve her söylemlerinde dillerinden düşürmeyip örnekler verdikleri Milli Şef İnönü'nün yaptıkları herkesçe malum. Hatta o İnönü ki 19 Eylül 1916'da başındaki birliği terkettiği için Suriye sokaklarında tellal çırakıralarak aranan kişidir. Tarihsel bilgisi zayıf olan sahil halkı da Kılıçtaroğlu ne derse inanıyor.
Bazı CHP milletvekilleri sırf AKParti'ye karşı değil. Demokrasi paketi üzerinden dine ve İslam'a karşı kinlerini kusuyorlar adeta.
Bu insan kılığındaki CHP Milletvekili demokrasi paketi içerisindeki bir konuyu (andımızı) değiştirerek sözüm ona kendi bakış açısıyla şiirselleştiriyor. Twitter'da bu zihniyette çok insan var. Neler yazılıyor bir takip etseniz şaşırırsınız. Bu insanlar Milletvekili seçilmişler. Aslında seçim sisteminin Sn. Başbakan'ın tekliflerinden biri ile değişimi bu konu açısından da elzem. Çünkü daraltılmış bölge sisteminde seçilecek milletvekillerini tercih etmenin yolu da açılacak aynı zamanda.
...ve kendini aydın olarak niteleyen Profesörler, gazeteciler de dillerinin altındaki baklayı çıkardılar demokrasi paketine karşı.. Hele bir iki kişi varki onlara aslında onlara gazetede yazı yazdırmayı bırak bu ülkeye adım dahi attırmamak lazım ama zihniyet ortaklarınca korunup kollanarak bu mevkilerde oturabiliyorlar. Aslında bazen zevkli oluyor yazdıkları. Oturup ciddi ciddi gülüyor eğleniyorum kendi adıma. Bu "zat" lardan birini tahmin etmişsinizdir muhakkak. Tabiki Yılmaz Özdil adlı kişiden bahsediyorum. Özdil, demokratikleşme paketini yorumluyor ve diyor ki : "Tesadüfler silsilesinde hiçbir şey tesadüf değil. Planlı programlı bir şekilde Atatürk Cumhuriyeti yok edilmek isteniyor." Bakar mısın adamdaki aymazlığa? Ağzında hep aynı terane. Atatürk Cumhuriyeti yok edilmek isteniyormuş. Sanki Cumhuriyet, devlet, bu topraklar bir tek Atatürkçü diye geçinen bu zatlara ait. Demokrasi adına ne savaş vermişler ki iktidara yükleniyorlar? Onların demokrasisi gezi olaylarında bitti. Ortalığı yakıp yıkanların yaptıklarını demokratik hak arayışı olarak nitelendirdikleri gün öldüler beyinlerde de haberleri yok. Biri de çıkıp demiyor ki "yahu demokrasinin kelime anlamını okudunuz mu hiç? diye...
Herşeye rağmen bu tarz düzenlemelerin ülkemiz adına olmazsa olmazlar arasında yer alması gerekiyordu. Bunu şuanda tek yapabilen siyasi parti AKParti ve lideri Sn Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'dır. Bu paket ileride ülkemizin ulaşacağı nokta hakkında çok önemli veriler sunmaktadır bizlere. Vatandaşlar olarak bizlerin de vazifesi olumlu eleştirilerle hükumeti doğru yola sevk etmek olacaktır. Bel altı vurarak, bazı rantların peşinden koşarak ve 11 yıldır iktidarda olan bir partiye hala "Cumhuriyet düşmanı" olarak bakarak bir yere varamayız. Düşünce tarzımızı değiştirelim ve Türkiye'mizin demokratikleşmesi önündeki tüm engelleri vatandaşlar olarak el ele vererek kaldıralım. Tek amacımız tam bağımsız ve demokratik Türkiye..
Yazıma Twitter'dan okuduğum gizel bir yorumla son vermek istiyorum..
"twitterda uygulanan blokajların bir seferler kaldırılmasına dair niçin pakette madde olmadığını soranlar var. sonraki paketlerde inş... "
Kalın sağlıcakla..
Ekim 2013 | ΞMRΞ ÇΛRKCI |